Doğanın İşaretlerini Okumanın Kaybolmuş Sanatı
Küçükken Datça’da oynamayı en çok sevdiğim oyun bisikletle kaybolmacılıktı. O zamanlar özgürlüğüm, içerisinde bulunduğum tatil sitesinin sınırlarıyla kısıtlıydı. Bir sağa bir sola da dönsem, ormanın içinden de geçsem, beş sol üç sağ da yapsam, ne yaparsam yapayım, ağzımla kuş da tutsam o kuş beni sahile uçururdu. Hâliyle oyunumun amacı mümkün olduğunca geç denizi görmekti; deniz demek ‘game over’ demekti. Şimdilerde ise Datça’nın merkezinde yaşıyorum. Bu kitaptan edindiğim taze teorik bilgileri pratiğe dökebilmek istedim ve kayboldum! Çok güzel kayboldum ama yani. Böyle kayboldum, oldum, oldum; bir yerden sonra kaybolamam diye sürdüm; daha ne kadar kaybolabilir bir insan ya, dedim; artık bıraktım, kaybola kaybola gezdim yani. Sonra dedim ki, şu kocaman traktör tekerleği izlerini takip et Düldül! Derken kendimi bitmeyen bir patates tarlasında buldum. En sonunda deve dikenlerini görünce dedim ki, bunlar sürülmüş toprağı belirlediğine göre tarladan çıktık, bir dur hele! Etrafıma bakındım ve Daltonlar gibi dizilmiş bir ağaç kümesi dikkatimi çekti. Düşündüm ve dedim ki, en kısa boylu olan en rüzgâr yiyense, deniz Joe’nun tarafında olmalı, o tarafa dönelim Rocinante! Böylelikle hayatımda duyup duyabileceğim en derin baslı, en stereofonik, en acayip panlanmış “mööö” sesleri içindeki incecik bir patikanın yolcusuydum. Patika boyunca kenarda sıralanmış yabani papatyalara dedim ki, bilirim yüzünüz güneş ışını aldığınız güneye dönüktür! Yani artık deniz tarafına doğru gittiğimden emindim. Vara vara V şeklinde bir ayrıma vardım. Yolların biri çalı çırpı içindeydi. Kenarlarında ısırgan otları gördüğüm diğerini tercih ettim ki insani yaşama doğru gidiyim. Bu yol beni bir siteye getirdi tabii ve kendimi direkt sahile vurdum. Denizle yan yana gelince durup yel değirmenlerine bir selam çaktım; gökyüzüne baktım ve dedim ki, şu uzun boylu bulutların üstleri düzleşmiş hep, karnabahar çiçekleri yassılaşmış da tüy gibi olmuş, demek ki buz oluşmuş. Yani artık eve dönelim Trek çünkü hava serinleyecek. Sonra dedim ki, havan batsın be yoruldum zaten! İşte kısaca böyle faydalı bir kitap…